Hoverla`dan Bir Mektup
- Oğuzcan Nallıdere
- 19 Ara 2020
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 19 Ara 2020
Uzun, hevesli, parçalı bulutlu bir yürüyüş
gerçekleştirildi bugün. Beş yukarı üç aşağı tüm gün bu yürüyüşe verildi. Tepelere yaklaşırken kartal olması istenen, kartal olduğu düşünülen kuşlar görüldü.
Ben hayatımda hiç kartal görmedim.
Ayıların, geyiklerin, kuşların görünmeden, insanların ise patikalara, yollara ve tanrı eliyle seçilmiş özel ağaçlara yakın gezindikleri ormandan, bulutların en alçaktaki yüksek kalelerinden birine bir yürüyüş idi bu.
Günün ortası sarı mavinin mavisinin griye çalınmış kısmında geçti. Yolda önce saçları buğdayın kendisinden örülü, dişleri damaklarına gizli gizli gülümseyen yedilik bir bebek göründü. "Коли я виросту я хочу бути сильним, розумним та гарним як ти!" Bebeğin ve devrilmiş ağaçların yanından devam etti yolumuz. Rüzgarı olmayan ormanda ağaçların neden devrildiği konusunda bir tartışma yaşandı, birimiz yağmur "Yağmur yüzünden, yerler çamur." Dedi. Az çok bilimsel bir açıklama getirilmişti. Ancak birimiz bu göksel kızılçamların neden devrildiğini çok iyi biliyordu. "Невдячна ти і невідповідальна, дівчино"
Öyle ya da böyle yol ağaçları geride bıraktı, artık adımlar ahududu ve yaban mersini canlılarının arasından memleketlerinin tüyleri diken diken eden serin rüzgarlarını, cezbedici, ninnimsi bir savaş çığlığı ile taşıyan nehirlerin doğum yerlerine doğru atılıyordu. Patikanin yukarı ucunu kapatan son iki ağacın arasından atılan adimlardan sonra tüm haşmetiyle düz ovalarda yaşayan sarı saçlı insanların yüce kralı kendini gösterdi; Hoverla.
Taç diye başına eteğindeki ormanlarla sona eren uzun kayalıklı bir uçurum geçirmişti. Yemyeşil çimenlikli sırtına yağmur saçan tehditkar kara bulutlar boynuna keçi yollarından yapılmış halatlar ile dolanmış idi Hoverla'nın. Rüzgar lisanı ile hüküm sürüyordu Petras ve arkadaşlarına, karpatların ona ait olan kısımlarına.
Artık, burada.
Yerden yüksekte.
At beylerinin hazinelerini ağaçların çamurlu diplerindeki muhamorlarin altına gizlediği yerlere dönmek istenmedi, bizce.
İki elimize aldığımız iki sopayla önce ev yapmayı sonra birbirimizi sevmeyi, sonra da delicesine sevişmeyi öğrendik.
Artık biz de Yüce Kral Hoverla'nın hükmünde bir karpatyalıydık.
Comments